TESTİS TÜMÖRLERİ
Testisin kötü huylu tümörleri nadirdir. Erkeklerde yaşam boyu testis kanseri gelişme riski %0.2’dir. Testis kanseri tedavisinde son yıllarda alınan sonuçlar ümit vericidir. 5 yıllık sağ kalım oranları %95’lere kadar ulaşmaktadır.
Testis kanseri sağda sola nazaran biraz daha sık görülür (Şekil 1). İki testisde görülme oranı %1-2 olup, bu tümörlerin yaklaşık yarısında çocukluğunda inmemiş testis öyküsü bulunmaktadır.
Şekil 1 : Solda testis tümörünün şematik görünümü.
Testis tümörlerinin nedeni bilinmemektedir. Doğumsal ve edinsel faktörler tümör gelişimiyle ilişkilidir. Testis tümörlerinin yaklaşık %10’u inmemiş testis öyküsü olanlarda gelişir. Karın içerisinde kalmış testislerde kötü huylu tümör gelişme riski 20’de 1 iken, kasık kanalında kalanlarda bu risk 80’de 1 dir. İnmemiş testisin ameliyatla normal yerine indirilmesi riski azaltmamakla birlikte, muayene imkanına yol açması ve testisde bir anormal şişliği tanımalayabilmesini kolaylaştırmaktadır. Ayrıca annenin hamileliği sırasında östrojen hormonu alması, testise çarpma veya darbeler ve enfeksiyon sonrası testisin küçülmesi de tümörle ilişkilendirilmektedir.
Testisin germ hücreli tümörleri başlıca seminom(hastaların yaklaşık %35’i) ve seminomdışı (yaklaşık %65’i) tümörler olmak üzere 2 grubta sınıflandırılmıştır.
Şekil 2 : Ameliyatla çıkarılmış testis içinde normal testis dokusunu yana itmiş beyaz renkte tümör dokusunun görünümü.
Testis tümörleri kan yoluyla en sık akciğere, bazen de karaciğer, beyin, kemik, böbrek, böbrek üstü bezi, barsaklar ve dalak gibi organlara, lenf yoluyla karın içerisindeki lenf düğümlerine yayılım göstermektedir (Şekil 3).
Şekil 3 : Testis tümörünün akciğerde yaygın beyaz yuvarlak alanlar (soldaki resim) ve beyinde sağda beyaz büyük tek alanda yayılım (sağdaki resim) görünümleri.
Her tümörde olduğu gibi evrelendirmek önemlidir. Evre A’da tümör sedece testisle sınırılıdır. Evre B’de bölgesel lenf düğümlerine, evre C’de retroperitoneallenf düğümleri ötesine yayılım gösterir.
Testis tümöründe en sık görülen şikayet testisin ağrısız büyümesidir. Testisde meydana gelen anormal ve giderek büyüyen bir şişlik hastayı hemen tedirgin etmeli ve üroloğa gitmesine neden olmalıdır (Şekil 4).
Şekil 4 : Elle muayenede ele gelen kitle şeklinde testis tümörünün bulunması.
Tanıda gecikme süresi uzadıkça hastalığın vücut içerisine yayılma ihitmali de o oranda artmaktadır. Hastanın bilinçli olması ve kendi kendini muayene etmesinin önemi açıktır. Hastaların %10’unda aniden gelişen bir testis ağrısı olabilir. Hastaların gene %10’unda tümörün yayılımına bağlı, sırt ağrısı, öksürük, nefes darlığı, iştahsızlık, bulantı, kusma, kemik ağrısı veya bacaklarda şişlik gözlenenebilir. Buna karşılık hastaların %10’unda ise hiçbir şikayet söz konusu değildir, başka bir nedenle doktora gitmesi veya eşi tarafından farkedilmesi ile tanı konur. Nadiren memede hassasiyet ve anormal büyüme de testis tümörüne bağlı olabilir.
Tanıda tümör belirteçlerinin önemi büyüktür.Kanda AFP, hCG ve LDH değerlerine bakılır. Tedaviden sonra hasta takibinde de önemlidir.
Görüntüleme yöntemleri olarak skrotal USG ile testisdeki kitlenin varlığı, komşu organlarla ilişkisi, sıvı varlığı ayırt edilir (Şekil 5).
Şekil 5 : Testis tümörünün ultrasonografi ile görüntülenmesi.
Testis tümöründen şüphelenildiğinde hasta bekletilmeden ameliyata alınarak kasıktan yapılan bir kesi ile testis, kordonuyla birlikte çıkartılır.
Şekil 6 : Patolojisi seminom gelen testis tümörünün ameliyat esnasında kasıktan çıkarılmış görünümü.